Sayfalar

12 Eylül 2013 Perşembe

-Video- Dehşetengiz hile; Pentagon'a uçak düşmedi. İkiz Kuleleri CIA vurdu. Hedef Haçlı Seferi ilan etmek ve Ortadoğu'yu Büyük İsrail yapmaktı

ikiz kuleleri CIA vurdu
ikiz kuleleri CIA vurdu


Siyonistler, bütün yönetimini ellerinde tuttukları ABD'de, kendi yaptıkları saldırılar ile 11 Eylül 2001 günü çok büyük bir hile gerçekleştirdiler. Amerikan Savunma bakanlığı binası olan Pentagon'a uçak düşmedi, o gün tamiratta olan küçücük bir kısmında küçük çaplı bir bomba patlatıldı.

İkiz kulelere çarpan uçakları korsanlar değil, otomatik pilot sistemini ele geçiren CIA ajanları kullanıyordu. Uçaklarda korsanlar falan yoktu. Kulelerde ofisi bulunan CIA, yönetimini uzaktan ele geçirdiği sivil uçakları binalara yerleştirdiği sinyal yayıcılara çok geri mesafelerden nokta vuruşu ile kilitlemişti. Hiçbir pilotun bu şartlarda, bu uçakları, bu hızla giderlerken bu kulelere, bir de son anda kavis vererek çarptırmaya imkanı yoktu. Biraz gerilerde yaşanabilecek saniyelik bir sapma bile hedefe varana kadar yüzlerce metre sapmaya neden olacaktı.

Kuleler, uçakların yakıt tanklarının alev alması ve demir kolonları eritmesi nedeni ile yıkılmadılar. Kulelerin bodrum katlarında da çok özel bombalar patlatıldı. Bir çeşit zayıflatılmış nükleer bomba misali olan bu patlayıcılar binalarda kullanılan çelik maddesini lav tabakasına çevirdi. Binanın enkazına beş gün sonra bile gidenler, su gibi yol bulup akmakta olan demir eriğini gördüler. Kulelerin mimarı "Bu kulelerden birine art arda böyle üç uçak çarpsa bile yıkılmaları mümkün değil. Biz proje aşamasında uçak çarpma ihtimalini çok hesap ettik." dedi..

ABD Başkanı Bush, 11 Eylül saldırılarını canlı izledi. CIA saldırıları engellemedi, sadece can kayıplarını minimize etti.

11 eylül saldırısı
11 eylül saldırısı

(...)

İkiz Kulelerde 30-40 bin kişi bulunduğunu ve her Kulenin 110 kata sahip olduğunu varsaydığımızda, ilk crash'ın(çarpmanın) vuku bulduğu saatte her katta yaklaşık en az 136 kişi bulunuyor olmalıydı. Birinci Boeing kuzey kuleye 80. ile 85. katları arasında çarpmıştır. Bu katlarda bulunanlar çarpışma anında ya çarpışmanın etkisiyle ya da patlamanın neticesinde ölmüşler. Üst katlarda bulunan kişiler, yangın yukarıya doğru ilerlediği için kapana kısılmışlardı. Bazıları yangından ölmektense dışarıya atlamayı tercih etmiştir. Sonunda yapı yıkılmıştı. Demek ki çarpışmanın vuku bulduğu katta ve onun üzerindeki otuz 30, katta bulunanların hepsi ölmüştür. Ortalama hesaba göre ölü sayısı en az dört 4 bin 80 olmalıydı.
Oysa 9 şubat 2002 tarihli resmi bilançoya göre, New York'ta vuku bulan iki saldırıda toplam 2 bin 843 kişi ölmüştür. (bu rakama Boeingin mürettebatı ve yolcuları, kulelerin yıkılmasından dolayı ölen polis ve itfaiyeciler ve kulede bulunan kişiler dahildir).[26] Bu rakam, ilk ortaya atılan ihtimallere göre çok düşüktür ve görünenin tersine saldırıların, büyük ölçekte insan kaybını hedeflemediklerini düşündürmektedir. Tam tersine özellikle üst katlarda bulunan çalışanların, söz konusu saatte, bürolarında bulunmaması için önceden bir müdahale yapılmış olmalıdır.Böylece, İsrail gazetesi Ha'aretz, elektronik mesaj konusunda lider bir firma olan Odigo'nun saldırıların gerçekleşmesinden iki saat önce New York'taki saldırılar hakkında bilgi içeren anonim uyarı mesajları aldığını açıklamıştır. Bunlar, firmanın müdürü Micha Macover tarafından teyit edilmiştir.[27] Ne kadar herkes bunları aynı derecede ciddiye almamış olsa da kuzey kulede bulunanlara her türlü uyarılar gönderilmiş olabilir.
Burada Oklahoma City'de 19 Nisan 1995'te vuku bulan saldırıya benzer bir şemayla karşı karşıyayız. O gün Federal bina Alfred P. Murrah'da çalışan memurların büyük bir kısmı, öğleden sonra izinli olmuşlardı ve böylece bombalı araba saldırısı yalnızca 168 kişinin ölümüne neden olmuştu. Bugün, bu saldırının FBI'ın içine sızdığı aşırı sağcı bir örgüte ait milisler tarafından gerçekleştirildiğini bilmekteyiz.[28]Oklahoma City'de FBI, haberini aldığı bir saldırının gerçekleşmesine izin vermişti; kayıpları sınırlamakla yetinmişti.

Şimdi başkan George W. Bush'un şu tuhaf ifadesine bir bakalım. Orlando'da, 4 Aralık'ta yaptığı bir mitingdeydi.[29]

Soru: Sayın Başkan, her şeyden önce ülkemiz için ne kadar çok şey yaptığınızı bilemezsiniz. Soruma gelince, terörist saldırıyı haber aldığınızda neler hissettiniz?

Uçakların otomatik pilot sistemi ele geçirildi. Bu şekilde nokta vuruşu ile ikiz kulelere çarptırdılar

11 eylul 2001
11 eylul 2001


İlk bakışta olaylar tartışılmaz görünmektedir. Oysa ayrıntılara daldıkça tezatlar ortaya çıkmaktadır.

İki uçağın birincisi American Airlines Boeing 767 (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 11) ve ikincisi de United Airlines (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 175) olarak FBI tarafından belirlenmiştir. Şirketler bu uçakları kaybettiklerini teyit etmişlerdir.

Eylem esnasında cep telefonları aracılığıyla yakınlarını arayabilmiş olan yolcular sayesinde hava korsanlarının, klasik olarak yapıldığı gibi, kokpiti tecrit etmek için yolcuları uçağın arka kısmına götürdüklerini bilmekteyiz. Yolcu sayısının az olması işlerini kolaylaştırmıştır: 11 sefer sayılı uçakta 81 kişi ve 175 sefer sayılı uçakta ise 239 kişi bulunmaktaydı.
Yolcuların telefonla aktardığı bilgilere göre korsanlar, yalnızca kesici silahlar taşımaktaydılar.[18] Amerikan hava alanları kapatıldıktan sonra havada bulunan bütün uçaklar yere inmiş ve FBI tarafından aranmıştır. Aranan iki uçakta -43 sefer sayılı (Newyork-Los Angeles) ve 1729 sefer sayılı (Newyork-San Fransisco)- kullanılan bıçakların aynıları koltukların altında saklanmış olarak bulunmuştur. Araştırmacılar bütün hava korsanlarının aynı model bıçakları kullandıkları sonucuna varmışlardır. Daha sonra CIAUsame Bin Ladin'in Afganistan'da ikamet ettiği bir evde, İslamcıların bu bıçakların kullanımı hakkında özel eğitim aldıklarını gösteren birkaç torba bıçak bulmuştur.

Saldırıyı emreden kişinin, eylemlerinin kısmen veya tamamen neticesiz kalma riskini göze alarak adamlarına ateşli silah vermeyi ihmal ettiğini düşünmek pek anlaşılır şey değil. Özellikle de, uyarlanmış tabancaların[19], bıçaklardan çok daha rahat havaalanı denetleyicilerinin denetiminden kaçabildiğini bildiğimizde bu olay daha da şaşırtıcı bir hal almaktadır.

Neden böyle sorular soruluyor? İyi bilinen kolektif tahayyülde, Araplar, yani İslamcılar, kurbanlarını boğazlamayı severler. Bu silahların bıçak olması, sonuç olarak hava korsanlarının Arap olduklarını düşünmemizi sağlar. Oysa bu o kadar kolay ispatlanabilir bir şey değildir.

New York'a gelmeden önce, pilotların kuleleri yukardan değil de karşıdan görebilmeleri için uçakların oldukça alçalmaları gerekmiştir. Gökyüzünden bakıldığında, kentler planlara benzerdir ve orada görsel işaret noktaları yok olur. Kulelere çarpabilmek için önceden çok alçak bir yükseltide bulunmak gerekir.

Pilotların hem crash'in/çarpmanın yükseltisini ayarlamaları hem de uçaklarını yanlamasına konumlamaları gerekmiştir. İkiz Kulelerin eni 63 metre70 cm.'dir. Boeing 767'nin çapı 47 metre 60 cm.'dir. Videolara baktığımızda, uçakların hedefi tam merkezinden vurduğunu görmekteyiz. Uçakların, yönlerinde sadece 55 metre 65 cm.'lik bir kayma olmuş olsaydı hedeflerini kaçırmış olurlardı. Normal bir hızla (700km/saat), bu mesafe saniyenin onda üçü kadar bir sürede katedilmiş olur. Bu uçakların çok fazla kullanışlı olmadıklarını göz önünde tutarsak bunu başarmak, mesleğinde pişmiş pilotlar için bile güç bir iştir ki hiç uçak kullanmamış acemiler için imkansız olduğu gibi acemi pilotlar veya bu mesleğe yeni başlamış pilotlar için de imkansızdır.

El Kaide İsrail’i korumak ve İslam dinini kötü göstermek amacı ile kuruldu

el kaide
el kaide


Barrett: El Kaide’nin Batılı gizli servisler tarafından kurulmasının daha önemli bir nedeni de İsrail’in ve Batı’nın tüm dünyadaki düşmanlarına saldırmak için bir Arap lejyonu olarak kullanılmak istenmesidir.


Kevin Barrett: El Kaide İsrail'i Korumak için Kuruldu

Bir politik analist “Batılı gizli servisler  El Kaide terörist grubunu İsrail çıkarlarını korumak ve diğer ülkelere askeri müdahalelerini meşru göstermek için yarattı” dedi.

Dr. Kevin Barrett Çarşamba günü Press TV'ye  verdiği röportajda “Teröre karşı savaşın gerçek öyküsü bize anlatıldığı gibi değil.  ABD'nin Suriye'yi El Kaide için bombalaması  gözüktüğü kadar tuhaf değildir” dedi.

Barrett bu açıklamaları Senatör Rand Paul'un “Obama'nın Amerikalılardan 11 Eylül saldırılarından 12 sene sonra El Kaide ile müttefik olmalarını istemesini” eleştirmesi üzerine yaptı.

Paul Salı günü yaptığı açıklamada Washington'un Suriye saldırı planını kastederek  “El Kaide tarafından saldırıya uğramamızın 12 sene sonrasında , 3000 Amerikalının El Kaide tarafından öldürülmesinin ardından Başkan Obama şimdi bizden El Kaide ile ittifak yapmamızı istiyor” demişti.

9 Eylül 2013 Pazartesi

Esad konuştu: "Türkiye bir avuç para ile ayarlandı"

esad konuştu
esad konuştu

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Rus İzvestiya Gazetesine mülakatta bulundu. Esad'ın konuşmasından satır başları şöyle;

- Amerika, topraklarımıza savaş açması sonucunda Vietnam'dan bu yana karşılaştığı sonuçla karşılaşacaktır; başarısızlık... Suriye’nin Batının kuklası olacağını sananlar yanılıyor ve bu asla gerçekleşmeyecek bir hayalden ibarettir. Dünyaya mesajımız budur.

- Türkiye gibi açık ve uygar bir topluma sahip büyük bir devletin kapalı bir mantığa sahip bir körfez ülkesi tarafından bir kaç dolarla yönetilmesi oldukça esef vericidir. Şüphesiz ve tabii ki tüm bunun sorumlusu Türkiye halkı değil de, Türkiye Hükümeti Başkanıdır. Türkiye halkı bizimle bir çok geni, örf, adet ve ortak paydaları paylaşıyor

- Mücadele ettiğimiz grupların büyük çoğunluğunu el Kaide fikrini taşıyan Tekfirci Gruplardır. küçük bir bölümü ise kanun kaçaklarından oluşmaktadır. Onlara mesajımız
TERÖRÜN VURDUĞU HER YERDE TERÖRÜ VURACAĞIZ"


- Dünyanın hiçbir ordusu, devletin bütün toprakları üzerinde tam teçhizatlı olarak bulunamaz. Teröristler bu durumdan yararlanarak ordunun bulunmadığı her bölgeye giriyorlar. Farklı yönlerde hareket ediyorlar ve biz de onları her yerde kovuşturuyoruz ve girdiğimiz her bölgede tamamıyla temizliyoruz. Dolayısıyla sorun teröristlerin bulunduğu bölgeler değil dışarıdan büyük sayıda terörist gelmesidir.

İsrail teröristlerle işbirliği yaptığını bizzat söyledi. Defalarca hastanelerinde onlarca teröristi tedavi etti, sınırda teröristlere darbe İndirdiğimiz zaman İsrail baskıyı hafifletmek amacıyla güçlerimizle çarpıştı, onları kuşattığımız zaman İsrail bariyerleri kaldırıp diğer tarafa geçmelerine ve karşı taraftan saldırmalarına İzin verdi.

Suriye, İran ve Hizbullah ortak savunma sistemi kurdular

İran Suriye ve Hizbullah
İran Suriye ve Hizbullah

Hizbullah, İran ve Suriye Karşı Saldırıya Hazırlanıyor


Üst düzey politik ve askeri kaynaklar The Daily Star (Lübnan) gazetesine Cuma günü yaptıkları açıklamada “İran, Suriye ve Hizbullah’ın Suriye’ye yapılacak bir Amerikan müdahalesi durumunda yakın koordinasyon içerisinde olabilmek için ortak bir askeri operasyon odası kurduklarını” belirttiler.


Miralla Hodeib

The Daily Star

Üst düzey politik ve askeri kaynaklar The Daily Star (Lübnan) Cuma günü yaptıkları açıklamada “İran, Suriye ve Hizbullah'ın Suriye'ye yapılacak bir Amerikan müdahalesi durumunda yakın koordinasyon içerisinde olabilmek için ortak bir askeri operasyon odası kurduklarını” belirttiler.

Kaynaklar “ABD şimdiye kadar direniş eksenine hedefleri ve saldırının kapsamı hakkında tahminde bulunma imkânı vermişse de, İran, Suriye ve Hizbullah en kötü ihtimalli senaryolar için hazırlıklarına hız verdi” dediler. Beklenen saldırı ile ilgili verilerin neredeyse tümünün belirsizliğine rağmen, Amerikan füzelerinin Suriye toprağına düşmesi durumunda bu üç oyuncu da belli bir oranda eyleme geçmeye karar vermiş haldeler.

Siyasi kaynaklara göre Hizbullah on binlerce savaşçısını ve yedek gücünü saldırı beklediğinden silah başına çağırdı. İsmini açıklamak istemeyen bir diplomat “İran, Suriye ve Hizbullah Amerikalıların planları hakkında net bir fotoğrafa sahip değiller. Fakat bu ülkeler de pek çok senaryoya hazırlık yapmış haldeler” şeklinde konuştu.

Kaynaklar Amerikan saldırısının rejim için ölümcül tehdit oluşturması ya da Suriye ordusunu ciddi bir şekilde zayıflatması durumunda İran ve Hizbullah'ın tüm askeri yeteneklerini sergileyip bütün ağırlıklarını verecekleri yorumunu yaptılar. Bir diplomat “Kısaca, Hizbullah ve İran'ın olaya müdahil olmama ihtimali çok az” şeklinde konuştu. Diplomatik kaynaklar İran ve Hizbullah'ın Suriye ordusu karargahlarının, askeri havaalanları ve uzun menzilli füzelerinki de dahil olmak üzere stratejik silah depolarının hedeflenmesini beklediklerini ve bunu da doğrudan müdahale nedeni olarak gördüklerini belirtiyorlar.

İnsanlık tehlikeli bir kavşakta; Yolun sonu, 3. dünya savaşı

3 dünya savaşı
3 dünya savaşı

Chossudovsky: Suriye Savaşı, 3. Dünya Savaşı Senaryosuna Giriş mi


Global Research'tan önemli bir Chossudovsky analizi daha: ABD kimyasal silah provokasyonunu önceden nasıl planladı?

Tehlikeli kavşak: Suriye savaşı, 3. Dünya Savaşı senaryosuna giriş mi?

Michel Chossudovsky

Global Research

“Özgürleştirici [aynen böyle] güçlerin eyleminin kolaylaştırılması amacıyla (…) bazı temel kişilerin tasfiye edilmesi için özel bir çaba gösterilmelidir. (…) ayaklanma ve müdahale sürecinin başlarında gerçekleştirilmelidir, (…)

Suriye'de karışıklıklara devam edilmesi yönünde siyasi bir karar varıldıktan sonra CIA hazırlık yapmıştır ve SIS (MI6) bireylerle teması üzerinden çalışarak küçük sabotaj ve ani saldırı olaylarına girişecektir. (…) Bu olaylar Şam'da yoğunlaşmamalıdır (…)”

Daha ileride: “gerekli derecede korku (…) sınır olayları ve (hazırlanmış) sınır çatışmaları, müdahale için bir gerekçe sağlayacaktır (…) CIA ve SIS [MI6] gerilimi arttırmak için hem psikolojik alanda hem de eylem alanında kapasitelerini kullanmalıdır.” (Sızdırılan ortak ABD-İngiltere istihbarat belgesi, Londra ve Washington, 1957)

Suriye, Ortadoğu'da stratejik bir yer işgal etmektedir. Suriye'ye karşı savaş, askeri girişimlere dair yol haritasının bir parçasıdır. Bu, yalnızca İran'a değil, aynı zamanda Rusya ve Çin'e karşı yöneltilmiş daha geniş bir ABD-NATO-İsrail askeri gündeminin ayrılmaz bir parçasıdır. Dahası, Ortadoğu-Orta Asya petrol rezervleri ve stratejik petrol ve doğalgaz boru hatları üzerine kontrol tesis etmeye dayanan genişletilmiş bir askeri gündemin parçasıdır.

Ortadoğu, Kuzey Afrika, Sahraaltı Afrika ve Orta Asya'da geniş bir savaş sürecinin ve ülkeler düzeyinde siyasi istikrarsızlaştırmanın bir bileşenidir.

Suriye'deki, paralı asker güçlerinin entegre olduğu ve Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve İsrail tarafından desteklenen (Mart 2011'de başlatılan) ABD sponsorluğundaki El Kaide isyanının başarısızlıkları, şimdi, hava kuvvetlerinin kullanılmasını ve postalların karaya ayak basmasını da içeren konvansiyonel bir savaş için sahneyi hazırladı. 

ABD ve müttefikleri şimdi, Suriye'ye askeri müdahale için bir bahaneyi şekillendirmek amacıyla, kanıt olmaksızın, Suriye hükümetini kendi halkına karşı Sarin gazı kullanmakla suçluyor.

ABD'li, İngiliz, Fransız ve İsrailli yetkililer şu anda, bu harekâtın niteliği ve zamanlamasına ilişkin bir dizi istişare gerçekleştiriyorlar. 

Savaş açmanın bahanesi: Kosova modeli

NATO'nun Yugoslavya müdahalesinin bahanesi olarak sahnelenmiş bir olay olan sözde “Racak katliamı”na gönderme yapan Washington, Suriye'de koruma sorumluluğu adını verdikleri askeri mandayı meşrulaştırmak amacıyla önceki Kosova Modeli'ni (1999) kullanabileceğinin ipucunu verdi.

Yugoslavya'da NATO'nun, El Kaide ve organize suçla bağlantıları olan terörist ve mücrim bir topluluk olan Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (KLA) desteğiyle müdahale ettiğini belirtmekte fayda var.

İronik bir şekilde, Başkan Obama askeri müdahale çağrısı yaparken ABD istihbaratı resmi hikayeye şüpheyle yaklaştı ve istihbaratın şaibeli olduğuna, “kesin delil” bulunmadığına işaret etti:

“Yetkililer, müdahaleyle ilgili tartışmaların alt derece askeri yetkililer arasında gerçekleştiğini,saldırıyı Esad'ın ekibinden birine ve hatta önde gelen bir Suriyeli komutana bağlayan doğrudan bir kanıt olmadığını söyledi.

Yetkililerin söylediğine göre bu yüzden, Pazartesi günü Dışişleri Bakanı John Kerry saldırının Esad hükümetiyle bağlantısının “inkar edilemez” olduğunu söylese de,  ABD istihbarat yetkilileri şüpheli kimyasal saldırının Esad'ın emriyle gerçekleştirildiğinden çok da emin değiller, hatta hükümet güçleri tarafından gerçekleştirildiğinden bile tam olarak emin değiller.” (AP, 29 Ağustos 2013)

Gerilimi tırmandırma, askeri gündemin ayrılmaz bir parçasıdır. Eğer Suriye'ye karşı ABD-NATO saldırısı başlatılacaksa, Kuzey Afrika'dan Doğu Akdeniz'e, oradan Afganistan-Pakistan ile Çin arasındaki sınıra kadar olan geniş bölge, genişletilmiş bir bölgesel savaşın hengamesi içine sürüklenecektir.

Bu savaş kaçınılmaz olarak Lübnan ve Ürdün'e yayılacaktır. İsrail ve Türkiye, hem hava kampanyası, hem de kara güçleriyle aktif olarak müdahil olacaktır. “İsyancı”ların istihdam edilmesinde ve eğitilmesinde temel bir rol oynamış olan Suudi Arabistan ve Katar da dâhil olmak üzere Amerika'nın Körfez'deki müttefikleri de, bu askeri operasyonun sahnelenmesine müdahil olmuşlardır. İran ve Rusya, Suriye'nin askeri müttefikleridir. Hayati soru, saldırı gerçekleşirse veya gerçekleştiğinde aktif olarak (askeri açıdan) Suriye'nin yanında durmayı seçip seçmeyecekleridir. 

Son haberler, bir siber-savaş operasyonunun başlatıldığını ileri sürüyor. Müttefik özel kuvvetlerin Ürdün ve Türkiye'den Suriye topraklarına girdikleri aktarılıyor. İngiliz özel kuvvetlerinin, Suriye hava savunma sistemlerinin “Müttefik saldırılarına hazırlığını” incelediği söyleniyor.

İsrail'de medya dezenformasyonunun öncülük ettiği bir potansiyel panik durumu baş gösteriyor. İsrail ordusunun ihtiyat askerlerini çağırdığı ve bu askerlerin kuzey sınırına yerleştirildiği aktarılıyor. İsrail'in, daha geniş ABD-NATO hava savunma sistemine entegre edilen “füze kalkanı sistemi” aktive edildi. Eş zamanlı olarak binlerce İsrailli, Suriye'nin Batı saldırısına karşılık vermesi korkusuyla, gaz maskeleri için kuyruğa girmeye başladı.

İnsanlık tehlikeli bir kavşakta

Bu güne değin en çok tıklanılanlar