Tehlikeli kavşak: Suriye savaşı, 3. Dünya Savaşı senaryosuna giriş mi?
Michel Chossudovsky
Global Research
“Özgürleştirici [aynen böyle] güçlerin eyleminin kolaylaştırılması amacıyla (…) bazı temel kişilerin tasfiye edilmesi için özel bir çaba gösterilmelidir. (…) ayaklanma ve müdahale sürecinin başlarında gerçekleştirilmelidir, (…)
Suriye'de karışıklıklara devam edilmesi yönünde siyasi bir karar varıldıktan sonra CIA hazırlık yapmıştır ve SIS (MI6) bireylerle teması üzerinden çalışarak küçük sabotaj ve ani saldırı olaylarına girişecektir. (…) Bu olaylar Şam'da yoğunlaşmamalıdır (…)”
Daha ileride: “gerekli derecede korku (…) sınır olayları ve (hazırlanmış) sınır çatışmaları, müdahale için bir gerekçe sağlayacaktır (…) CIA ve SIS [MI6] gerilimi arttırmak için hem psikolojik alanda hem de eylem alanında kapasitelerini kullanmalıdır.” (Sızdırılan ortak ABD-İngiltere istihbarat belgesi, Londra ve Washington, 1957)
Suriye, Ortadoğu'da stratejik bir yer işgal etmektedir. Suriye'ye karşı savaş, askeri girişimlere dair yol haritasının bir parçasıdır. Bu, yalnızca İran'a değil, aynı zamanda Rusya ve Çin'e karşı yöneltilmiş daha geniş bir ABD-NATO-İsrail askeri gündeminin ayrılmaz bir parçasıdır. Dahası, Ortadoğu-Orta Asya petrol rezervleri ve stratejik petrol ve doğalgaz boru hatları üzerine kontrol tesis etmeye dayanan genişletilmiş bir askeri gündemin parçasıdır.
Ortadoğu, Kuzey Afrika, Sahraaltı Afrika ve Orta Asya'da geniş bir savaş sürecinin ve ülkeler düzeyinde siyasi istikrarsızlaştırmanın bir bileşenidir.
Suriye'deki, paralı asker güçlerinin entegre olduğu ve Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve İsrail tarafından desteklenen (Mart 2011'de başlatılan) ABD sponsorluğundaki El Kaide isyanının başarısızlıkları, şimdi, hava kuvvetlerinin kullanılmasını ve postalların karaya ayak basmasını da içeren konvansiyonel bir savaş için sahneyi hazırladı.
ABD ve müttefikleri şimdi, Suriye'ye askeri müdahale için bir bahaneyi şekillendirmek amacıyla, kanıt olmaksızın, Suriye hükümetini kendi halkına karşı Sarin gazı kullanmakla suçluyor.
ABD'li, İngiliz, Fransız ve İsrailli yetkililer şu anda, bu harekâtın niteliği ve zamanlamasına ilişkin bir dizi istişare gerçekleştiriyorlar.
Savaş açmanın bahanesi: Kosova modeli
NATO'nun Yugoslavya müdahalesinin bahanesi olarak sahnelenmiş bir olay olan sözde “Racak katliamı”na gönderme yapan Washington, Suriye'de koruma sorumluluğu adını verdikleri askeri mandayı meşrulaştırmak amacıyla önceki Kosova Modeli'ni (1999) kullanabileceğinin ipucunu verdi.
Yugoslavya'da NATO'nun, El Kaide ve organize suçla bağlantıları olan terörist ve mücrim bir topluluk olan Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (KLA) desteğiyle müdahale ettiğini belirtmekte fayda var.
İronik bir şekilde, Başkan Obama askeri müdahale çağrısı yaparken ABD istihbaratı resmi hikayeye şüpheyle yaklaştı ve istihbaratın şaibeli olduğuna, “kesin delil” bulunmadığına işaret etti:
“Yetkililer, müdahaleyle ilgili tartışmaların alt derece askeri yetkililer arasında gerçekleştiğini,saldırıyı Esad'ın ekibinden birine ve hatta önde gelen bir Suriyeli komutana bağlayan doğrudan bir kanıt olmadığını söyledi.
Yetkililerin söylediğine göre bu yüzden, Pazartesi günü Dışişleri Bakanı John Kerry saldırının Esad hükümetiyle bağlantısının “inkar edilemez” olduğunu söylese de, ABD istihbarat yetkilileri şüpheli kimyasal saldırının Esad'ın emriyle gerçekleştirildiğinden çok da emin değiller, hatta hükümet güçleri tarafından gerçekleştirildiğinden bile tam olarak emin değiller.” (AP, 29 Ağustos 2013)
Gerilimi tırmandırma, askeri gündemin ayrılmaz bir parçasıdır. Eğer Suriye'ye karşı ABD-NATO saldırısı başlatılacaksa, Kuzey Afrika'dan Doğu Akdeniz'e, oradan Afganistan-Pakistan ile Çin arasındaki sınıra kadar olan geniş bölge, genişletilmiş bir bölgesel savaşın hengamesi içine sürüklenecektir.
Bu savaş kaçınılmaz olarak Lübnan ve Ürdün'e yayılacaktır. İsrail ve Türkiye, hem hava kampanyası, hem de kara güçleriyle aktif olarak müdahil olacaktır. “İsyancı”ların istihdam edilmesinde ve eğitilmesinde temel bir rol oynamış olan Suudi Arabistan ve Katar da dâhil olmak üzere Amerika'nın Körfez'deki müttefikleri de, bu askeri operasyonun sahnelenmesine müdahil olmuşlardır. İran ve Rusya, Suriye'nin askeri müttefikleridir. Hayati soru, saldırı gerçekleşirse veya gerçekleştiğinde aktif olarak (askeri açıdan) Suriye'nin yanında durmayı seçip seçmeyecekleridir.
Son haberler, bir siber-savaş operasyonunun başlatıldığını ileri sürüyor. Müttefik özel kuvvetlerin Ürdün ve Türkiye'den Suriye topraklarına girdikleri aktarılıyor. İngiliz özel kuvvetlerinin, Suriye hava savunma sistemlerinin “Müttefik saldırılarına hazırlığını” incelediği söyleniyor.
İsrail'de medya dezenformasyonunun öncülük ettiği bir potansiyel panik durumu baş gösteriyor. İsrail ordusunun ihtiyat askerlerini çağırdığı ve bu askerlerin kuzey sınırına yerleştirildiği aktarılıyor. İsrail'in, daha geniş ABD-NATO hava savunma sistemine entegre edilen “füze kalkanı sistemi” aktive edildi. Eş zamanlı olarak binlerce İsrailli, Suriye'nin Batı saldırısına karşılık vermesi korkusuyla, gaz maskeleri için kuyruğa girmeye başladı.
İnsanlık tehlikeli bir kavşakta