Sayfalar

12 Eylül 2013 Perşembe

-Video- Dehşetengiz hile; Pentagon'a uçak düşmedi. İkiz Kuleleri CIA vurdu. Hedef Haçlı Seferi ilan etmek ve Ortadoğu'yu Büyük İsrail yapmaktı

ikiz kuleleri CIA vurdu
ikiz kuleleri CIA vurdu


Siyonistler, bütün yönetimini ellerinde tuttukları ABD'de, kendi yaptıkları saldırılar ile 11 Eylül 2001 günü çok büyük bir hile gerçekleştirdiler. Amerikan Savunma bakanlığı binası olan Pentagon'a uçak düşmedi, o gün tamiratta olan küçücük bir kısmında küçük çaplı bir bomba patlatıldı.

İkiz kulelere çarpan uçakları korsanlar değil, otomatik pilot sistemini ele geçiren CIA ajanları kullanıyordu. Uçaklarda korsanlar falan yoktu. Kulelerde ofisi bulunan CIA, yönetimini uzaktan ele geçirdiği sivil uçakları binalara yerleştirdiği sinyal yayıcılara çok geri mesafelerden nokta vuruşu ile kilitlemişti. Hiçbir pilotun bu şartlarda, bu uçakları, bu hızla giderlerken bu kulelere, bir de son anda kavis vererek çarptırmaya imkanı yoktu. Biraz gerilerde yaşanabilecek saniyelik bir sapma bile hedefe varana kadar yüzlerce metre sapmaya neden olacaktı.

Kuleler, uçakların yakıt tanklarının alev alması ve demir kolonları eritmesi nedeni ile yıkılmadılar. Kulelerin bodrum katlarında da çok özel bombalar patlatıldı. Bir çeşit zayıflatılmış nükleer bomba misali olan bu patlayıcılar binalarda kullanılan çelik maddesini lav tabakasına çevirdi. Binanın enkazına beş gün sonra bile gidenler, su gibi yol bulup akmakta olan demir eriğini gördüler. Kulelerin mimarı "Bu kulelerden birine art arda böyle üç uçak çarpsa bile yıkılmaları mümkün değil. Biz proje aşamasında uçak çarpma ihtimalini çok hesap ettik." dedi..

ABD Başkanı Bush, 11 Eylül saldırılarını canlı izledi. CIA saldırıları engellemedi, sadece can kayıplarını minimize etti.

11 eylül saldırısı
11 eylül saldırısı

(...)

İkiz Kulelerde 30-40 bin kişi bulunduğunu ve her Kulenin 110 kata sahip olduğunu varsaydığımızda, ilk crash'ın(çarpmanın) vuku bulduğu saatte her katta yaklaşık en az 136 kişi bulunuyor olmalıydı. Birinci Boeing kuzey kuleye 80. ile 85. katları arasında çarpmıştır. Bu katlarda bulunanlar çarpışma anında ya çarpışmanın etkisiyle ya da patlamanın neticesinde ölmüşler. Üst katlarda bulunan kişiler, yangın yukarıya doğru ilerlediği için kapana kısılmışlardı. Bazıları yangından ölmektense dışarıya atlamayı tercih etmiştir. Sonunda yapı yıkılmıştı. Demek ki çarpışmanın vuku bulduğu katta ve onun üzerindeki otuz 30, katta bulunanların hepsi ölmüştür. Ortalama hesaba göre ölü sayısı en az dört 4 bin 80 olmalıydı.
Oysa 9 şubat 2002 tarihli resmi bilançoya göre, New York'ta vuku bulan iki saldırıda toplam 2 bin 843 kişi ölmüştür. (bu rakama Boeingin mürettebatı ve yolcuları, kulelerin yıkılmasından dolayı ölen polis ve itfaiyeciler ve kulede bulunan kişiler dahildir).[26] Bu rakam, ilk ortaya atılan ihtimallere göre çok düşüktür ve görünenin tersine saldırıların, büyük ölçekte insan kaybını hedeflemediklerini düşündürmektedir. Tam tersine özellikle üst katlarda bulunan çalışanların, söz konusu saatte, bürolarında bulunmaması için önceden bir müdahale yapılmış olmalıdır.Böylece, İsrail gazetesi Ha'aretz, elektronik mesaj konusunda lider bir firma olan Odigo'nun saldırıların gerçekleşmesinden iki saat önce New York'taki saldırılar hakkında bilgi içeren anonim uyarı mesajları aldığını açıklamıştır. Bunlar, firmanın müdürü Micha Macover tarafından teyit edilmiştir.[27] Ne kadar herkes bunları aynı derecede ciddiye almamış olsa da kuzey kulede bulunanlara her türlü uyarılar gönderilmiş olabilir.
Burada Oklahoma City'de 19 Nisan 1995'te vuku bulan saldırıya benzer bir şemayla karşı karşıyayız. O gün Federal bina Alfred P. Murrah'da çalışan memurların büyük bir kısmı, öğleden sonra izinli olmuşlardı ve böylece bombalı araba saldırısı yalnızca 168 kişinin ölümüne neden olmuştu. Bugün, bu saldırının FBI'ın içine sızdığı aşırı sağcı bir örgüte ait milisler tarafından gerçekleştirildiğini bilmekteyiz.[28]Oklahoma City'de FBI, haberini aldığı bir saldırının gerçekleşmesine izin vermişti; kayıpları sınırlamakla yetinmişti.

Şimdi başkan George W. Bush'un şu tuhaf ifadesine bir bakalım. Orlando'da, 4 Aralık'ta yaptığı bir mitingdeydi.[29]

Soru: Sayın Başkan, her şeyden önce ülkemiz için ne kadar çok şey yaptığınızı bilemezsiniz. Soruma gelince, terörist saldırıyı haber aldığınızda neler hissettiniz?

Uçakların otomatik pilot sistemi ele geçirildi. Bu şekilde nokta vuruşu ile ikiz kulelere çarptırdılar

11 eylul 2001
11 eylul 2001


İlk bakışta olaylar tartışılmaz görünmektedir. Oysa ayrıntılara daldıkça tezatlar ortaya çıkmaktadır.

İki uçağın birincisi American Airlines Boeing 767 (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 11) ve ikincisi de United Airlines (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 175) olarak FBI tarafından belirlenmiştir. Şirketler bu uçakları kaybettiklerini teyit etmişlerdir.

Eylem esnasında cep telefonları aracılığıyla yakınlarını arayabilmiş olan yolcular sayesinde hava korsanlarının, klasik olarak yapıldığı gibi, kokpiti tecrit etmek için yolcuları uçağın arka kısmına götürdüklerini bilmekteyiz. Yolcu sayısının az olması işlerini kolaylaştırmıştır: 11 sefer sayılı uçakta 81 kişi ve 175 sefer sayılı uçakta ise 239 kişi bulunmaktaydı.
Yolcuların telefonla aktardığı bilgilere göre korsanlar, yalnızca kesici silahlar taşımaktaydılar.[18] Amerikan hava alanları kapatıldıktan sonra havada bulunan bütün uçaklar yere inmiş ve FBI tarafından aranmıştır. Aranan iki uçakta -43 sefer sayılı (Newyork-Los Angeles) ve 1729 sefer sayılı (Newyork-San Fransisco)- kullanılan bıçakların aynıları koltukların altında saklanmış olarak bulunmuştur. Araştırmacılar bütün hava korsanlarının aynı model bıçakları kullandıkları sonucuna varmışlardır. Daha sonra CIAUsame Bin Ladin'in Afganistan'da ikamet ettiği bir evde, İslamcıların bu bıçakların kullanımı hakkında özel eğitim aldıklarını gösteren birkaç torba bıçak bulmuştur.

Saldırıyı emreden kişinin, eylemlerinin kısmen veya tamamen neticesiz kalma riskini göze alarak adamlarına ateşli silah vermeyi ihmal ettiğini düşünmek pek anlaşılır şey değil. Özellikle de, uyarlanmış tabancaların[19], bıçaklardan çok daha rahat havaalanı denetleyicilerinin denetiminden kaçabildiğini bildiğimizde bu olay daha da şaşırtıcı bir hal almaktadır.

Neden böyle sorular soruluyor? İyi bilinen kolektif tahayyülde, Araplar, yani İslamcılar, kurbanlarını boğazlamayı severler. Bu silahların bıçak olması, sonuç olarak hava korsanlarının Arap olduklarını düşünmemizi sağlar. Oysa bu o kadar kolay ispatlanabilir bir şey değildir.

New York'a gelmeden önce, pilotların kuleleri yukardan değil de karşıdan görebilmeleri için uçakların oldukça alçalmaları gerekmiştir. Gökyüzünden bakıldığında, kentler planlara benzerdir ve orada görsel işaret noktaları yok olur. Kulelere çarpabilmek için önceden çok alçak bir yükseltide bulunmak gerekir.

Pilotların hem crash'in/çarpmanın yükseltisini ayarlamaları hem de uçaklarını yanlamasına konumlamaları gerekmiştir. İkiz Kulelerin eni 63 metre70 cm.'dir. Boeing 767'nin çapı 47 metre 60 cm.'dir. Videolara baktığımızda, uçakların hedefi tam merkezinden vurduğunu görmekteyiz. Uçakların, yönlerinde sadece 55 metre 65 cm.'lik bir kayma olmuş olsaydı hedeflerini kaçırmış olurlardı. Normal bir hızla (700km/saat), bu mesafe saniyenin onda üçü kadar bir sürede katedilmiş olur. Bu uçakların çok fazla kullanışlı olmadıklarını göz önünde tutarsak bunu başarmak, mesleğinde pişmiş pilotlar için bile güç bir iştir ki hiç uçak kullanmamış acemiler için imkansız olduğu gibi acemi pilotlar veya bu mesleğe yeni başlamış pilotlar için de imkansızdır.

El Kaide İsrail’i korumak ve İslam dinini kötü göstermek amacı ile kuruldu

el kaide
el kaide


Barrett: El Kaide’nin Batılı gizli servisler tarafından kurulmasının daha önemli bir nedeni de İsrail’in ve Batı’nın tüm dünyadaki düşmanlarına saldırmak için bir Arap lejyonu olarak kullanılmak istenmesidir.


Kevin Barrett: El Kaide İsrail'i Korumak için Kuruldu

Bir politik analist “Batılı gizli servisler  El Kaide terörist grubunu İsrail çıkarlarını korumak ve diğer ülkelere askeri müdahalelerini meşru göstermek için yarattı” dedi.

Dr. Kevin Barrett Çarşamba günü Press TV'ye  verdiği röportajda “Teröre karşı savaşın gerçek öyküsü bize anlatıldığı gibi değil.  ABD'nin Suriye'yi El Kaide için bombalaması  gözüktüğü kadar tuhaf değildir” dedi.

Barrett bu açıklamaları Senatör Rand Paul'un “Obama'nın Amerikalılardan 11 Eylül saldırılarından 12 sene sonra El Kaide ile müttefik olmalarını istemesini” eleştirmesi üzerine yaptı.

Paul Salı günü yaptığı açıklamada Washington'un Suriye saldırı planını kastederek  “El Kaide tarafından saldırıya uğramamızın 12 sene sonrasında , 3000 Amerikalının El Kaide tarafından öldürülmesinin ardından Başkan Obama şimdi bizden El Kaide ile ittifak yapmamızı istiyor” demişti.

9 Eylül 2013 Pazartesi

Esad konuştu: "Türkiye bir avuç para ile ayarlandı"

esad konuştu
esad konuştu

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Rus İzvestiya Gazetesine mülakatta bulundu. Esad'ın konuşmasından satır başları şöyle;

- Amerika, topraklarımıza savaş açması sonucunda Vietnam'dan bu yana karşılaştığı sonuçla karşılaşacaktır; başarısızlık... Suriye’nin Batının kuklası olacağını sananlar yanılıyor ve bu asla gerçekleşmeyecek bir hayalden ibarettir. Dünyaya mesajımız budur.

- Türkiye gibi açık ve uygar bir topluma sahip büyük bir devletin kapalı bir mantığa sahip bir körfez ülkesi tarafından bir kaç dolarla yönetilmesi oldukça esef vericidir. Şüphesiz ve tabii ki tüm bunun sorumlusu Türkiye halkı değil de, Türkiye Hükümeti Başkanıdır. Türkiye halkı bizimle bir çok geni, örf, adet ve ortak paydaları paylaşıyor

- Mücadele ettiğimiz grupların büyük çoğunluğunu el Kaide fikrini taşıyan Tekfirci Gruplardır. küçük bir bölümü ise kanun kaçaklarından oluşmaktadır. Onlara mesajımız
TERÖRÜN VURDUĞU HER YERDE TERÖRÜ VURACAĞIZ"


- Dünyanın hiçbir ordusu, devletin bütün toprakları üzerinde tam teçhizatlı olarak bulunamaz. Teröristler bu durumdan yararlanarak ordunun bulunmadığı her bölgeye giriyorlar. Farklı yönlerde hareket ediyorlar ve biz de onları her yerde kovuşturuyoruz ve girdiğimiz her bölgede tamamıyla temizliyoruz. Dolayısıyla sorun teröristlerin bulunduğu bölgeler değil dışarıdan büyük sayıda terörist gelmesidir.

İsrail teröristlerle işbirliği yaptığını bizzat söyledi. Defalarca hastanelerinde onlarca teröristi tedavi etti, sınırda teröristlere darbe İndirdiğimiz zaman İsrail baskıyı hafifletmek amacıyla güçlerimizle çarpıştı, onları kuşattığımız zaman İsrail bariyerleri kaldırıp diğer tarafa geçmelerine ve karşı taraftan saldırmalarına İzin verdi.

Suriye, İran ve Hizbullah ortak savunma sistemi kurdular

İran Suriye ve Hizbullah
İran Suriye ve Hizbullah

Hizbullah, İran ve Suriye Karşı Saldırıya Hazırlanıyor


Üst düzey politik ve askeri kaynaklar The Daily Star (Lübnan) gazetesine Cuma günü yaptıkları açıklamada “İran, Suriye ve Hizbullah’ın Suriye’ye yapılacak bir Amerikan müdahalesi durumunda yakın koordinasyon içerisinde olabilmek için ortak bir askeri operasyon odası kurduklarını” belirttiler.


Miralla Hodeib

The Daily Star

Üst düzey politik ve askeri kaynaklar The Daily Star (Lübnan) Cuma günü yaptıkları açıklamada “İran, Suriye ve Hizbullah'ın Suriye'ye yapılacak bir Amerikan müdahalesi durumunda yakın koordinasyon içerisinde olabilmek için ortak bir askeri operasyon odası kurduklarını” belirttiler.

Kaynaklar “ABD şimdiye kadar direniş eksenine hedefleri ve saldırının kapsamı hakkında tahminde bulunma imkânı vermişse de, İran, Suriye ve Hizbullah en kötü ihtimalli senaryolar için hazırlıklarına hız verdi” dediler. Beklenen saldırı ile ilgili verilerin neredeyse tümünün belirsizliğine rağmen, Amerikan füzelerinin Suriye toprağına düşmesi durumunda bu üç oyuncu da belli bir oranda eyleme geçmeye karar vermiş haldeler.

Siyasi kaynaklara göre Hizbullah on binlerce savaşçısını ve yedek gücünü saldırı beklediğinden silah başına çağırdı. İsmini açıklamak istemeyen bir diplomat “İran, Suriye ve Hizbullah Amerikalıların planları hakkında net bir fotoğrafa sahip değiller. Fakat bu ülkeler de pek çok senaryoya hazırlık yapmış haldeler” şeklinde konuştu.

Kaynaklar Amerikan saldırısının rejim için ölümcül tehdit oluşturması ya da Suriye ordusunu ciddi bir şekilde zayıflatması durumunda İran ve Hizbullah'ın tüm askeri yeteneklerini sergileyip bütün ağırlıklarını verecekleri yorumunu yaptılar. Bir diplomat “Kısaca, Hizbullah ve İran'ın olaya müdahil olmama ihtimali çok az” şeklinde konuştu. Diplomatik kaynaklar İran ve Hizbullah'ın Suriye ordusu karargahlarının, askeri havaalanları ve uzun menzilli füzelerinki de dahil olmak üzere stratejik silah depolarının hedeflenmesini beklediklerini ve bunu da doğrudan müdahale nedeni olarak gördüklerini belirtiyorlar.

İnsanlık tehlikeli bir kavşakta; Yolun sonu, 3. dünya savaşı

3 dünya savaşı
3 dünya savaşı

Chossudovsky: Suriye Savaşı, 3. Dünya Savaşı Senaryosuna Giriş mi


Global Research'tan önemli bir Chossudovsky analizi daha: ABD kimyasal silah provokasyonunu önceden nasıl planladı?

Tehlikeli kavşak: Suriye savaşı, 3. Dünya Savaşı senaryosuna giriş mi?

Michel Chossudovsky

Global Research

“Özgürleştirici [aynen böyle] güçlerin eyleminin kolaylaştırılması amacıyla (…) bazı temel kişilerin tasfiye edilmesi için özel bir çaba gösterilmelidir. (…) ayaklanma ve müdahale sürecinin başlarında gerçekleştirilmelidir, (…)

Suriye'de karışıklıklara devam edilmesi yönünde siyasi bir karar varıldıktan sonra CIA hazırlık yapmıştır ve SIS (MI6) bireylerle teması üzerinden çalışarak küçük sabotaj ve ani saldırı olaylarına girişecektir. (…) Bu olaylar Şam'da yoğunlaşmamalıdır (…)”

Daha ileride: “gerekli derecede korku (…) sınır olayları ve (hazırlanmış) sınır çatışmaları, müdahale için bir gerekçe sağlayacaktır (…) CIA ve SIS [MI6] gerilimi arttırmak için hem psikolojik alanda hem de eylem alanında kapasitelerini kullanmalıdır.” (Sızdırılan ortak ABD-İngiltere istihbarat belgesi, Londra ve Washington, 1957)

Suriye, Ortadoğu'da stratejik bir yer işgal etmektedir. Suriye'ye karşı savaş, askeri girişimlere dair yol haritasının bir parçasıdır. Bu, yalnızca İran'a değil, aynı zamanda Rusya ve Çin'e karşı yöneltilmiş daha geniş bir ABD-NATO-İsrail askeri gündeminin ayrılmaz bir parçasıdır. Dahası, Ortadoğu-Orta Asya petrol rezervleri ve stratejik petrol ve doğalgaz boru hatları üzerine kontrol tesis etmeye dayanan genişletilmiş bir askeri gündemin parçasıdır.

Ortadoğu, Kuzey Afrika, Sahraaltı Afrika ve Orta Asya'da geniş bir savaş sürecinin ve ülkeler düzeyinde siyasi istikrarsızlaştırmanın bir bileşenidir.

Suriye'deki, paralı asker güçlerinin entegre olduğu ve Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve İsrail tarafından desteklenen (Mart 2011'de başlatılan) ABD sponsorluğundaki El Kaide isyanının başarısızlıkları, şimdi, hava kuvvetlerinin kullanılmasını ve postalların karaya ayak basmasını da içeren konvansiyonel bir savaş için sahneyi hazırladı. 

ABD ve müttefikleri şimdi, Suriye'ye askeri müdahale için bir bahaneyi şekillendirmek amacıyla, kanıt olmaksızın, Suriye hükümetini kendi halkına karşı Sarin gazı kullanmakla suçluyor.

ABD'li, İngiliz, Fransız ve İsrailli yetkililer şu anda, bu harekâtın niteliği ve zamanlamasına ilişkin bir dizi istişare gerçekleştiriyorlar. 

Savaş açmanın bahanesi: Kosova modeli

NATO'nun Yugoslavya müdahalesinin bahanesi olarak sahnelenmiş bir olay olan sözde “Racak katliamı”na gönderme yapan Washington, Suriye'de koruma sorumluluğu adını verdikleri askeri mandayı meşrulaştırmak amacıyla önceki Kosova Modeli'ni (1999) kullanabileceğinin ipucunu verdi.

Yugoslavya'da NATO'nun, El Kaide ve organize suçla bağlantıları olan terörist ve mücrim bir topluluk olan Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (KLA) desteğiyle müdahale ettiğini belirtmekte fayda var.

İronik bir şekilde, Başkan Obama askeri müdahale çağrısı yaparken ABD istihbaratı resmi hikayeye şüpheyle yaklaştı ve istihbaratın şaibeli olduğuna, “kesin delil” bulunmadığına işaret etti:

“Yetkililer, müdahaleyle ilgili tartışmaların alt derece askeri yetkililer arasında gerçekleştiğini,saldırıyı Esad'ın ekibinden birine ve hatta önde gelen bir Suriyeli komutana bağlayan doğrudan bir kanıt olmadığını söyledi.

Yetkililerin söylediğine göre bu yüzden, Pazartesi günü Dışişleri Bakanı John Kerry saldırının Esad hükümetiyle bağlantısının “inkar edilemez” olduğunu söylese de,  ABD istihbarat yetkilileri şüpheli kimyasal saldırının Esad'ın emriyle gerçekleştirildiğinden çok da emin değiller, hatta hükümet güçleri tarafından gerçekleştirildiğinden bile tam olarak emin değiller.” (AP, 29 Ağustos 2013)

Gerilimi tırmandırma, askeri gündemin ayrılmaz bir parçasıdır. Eğer Suriye'ye karşı ABD-NATO saldırısı başlatılacaksa, Kuzey Afrika'dan Doğu Akdeniz'e, oradan Afganistan-Pakistan ile Çin arasındaki sınıra kadar olan geniş bölge, genişletilmiş bir bölgesel savaşın hengamesi içine sürüklenecektir.

Bu savaş kaçınılmaz olarak Lübnan ve Ürdün'e yayılacaktır. İsrail ve Türkiye, hem hava kampanyası, hem de kara güçleriyle aktif olarak müdahil olacaktır. “İsyancı”ların istihdam edilmesinde ve eğitilmesinde temel bir rol oynamış olan Suudi Arabistan ve Katar da dâhil olmak üzere Amerika'nın Körfez'deki müttefikleri de, bu askeri operasyonun sahnelenmesine müdahil olmuşlardır. İran ve Rusya, Suriye'nin askeri müttefikleridir. Hayati soru, saldırı gerçekleşirse veya gerçekleştiğinde aktif olarak (askeri açıdan) Suriye'nin yanında durmayı seçip seçmeyecekleridir. 

Son haberler, bir siber-savaş operasyonunun başlatıldığını ileri sürüyor. Müttefik özel kuvvetlerin Ürdün ve Türkiye'den Suriye topraklarına girdikleri aktarılıyor. İngiliz özel kuvvetlerinin, Suriye hava savunma sistemlerinin “Müttefik saldırılarına hazırlığını” incelediği söyleniyor.

İsrail'de medya dezenformasyonunun öncülük ettiği bir potansiyel panik durumu baş gösteriyor. İsrail ordusunun ihtiyat askerlerini çağırdığı ve bu askerlerin kuzey sınırına yerleştirildiği aktarılıyor. İsrail'in, daha geniş ABD-NATO hava savunma sistemine entegre edilen “füze kalkanı sistemi” aktive edildi. Eş zamanlı olarak binlerce İsrailli, Suriye'nin Batı saldırısına karşılık vermesi korkusuyla, gaz maskeleri için kuyruğa girmeye başladı.

İnsanlık tehlikeli bir kavşakta

SAM AMCA can çekişiyor; Suriye Ordusu, Ürdün üzerinden yapılan CIA sızma operasyonunu darmadağın etti

amerikan rüyası
amerikan rüyası


The World Tribune gazetesi Salı günkü sayısında Suriye ordusunun Ürdün’den yapılan bir Amerikan sızma harekatını nasıl püskürttüğünün ayrıntılarına yer verdi.

Suriye Ordusu Ürdün Üzerinden Yapılan CIA Sızma Operasyonunu Nasıl Püskürttü?

The World Tribune gazetesi Salı günkü sayısında Suriye ordusunun Ürdün'den yapılan bir Amerikan sızma harekatını nasıl püskürttüğünün ayrıntılarına yer verdi.

İngiliz gazetesi bazı Batılı diplomatik kaynaklardan aktararak “Esad'ın kuvvetlerinin, Ürdün'den Suriye'nin güneyindeki bir şehri ele geçirmek amacıyla gönderilen iyi eğitilip teçhiz edilmiş yüzlerce militanı ezmek suretiyle, yapılan bir Amerikan hamlesini” boşa çıkardığını yazdı.

Gazeteye açıklama yapan kaynaklar Suriye topraklarının 10 km içine sızma amacıyla sözde Özgür Suriye Ordusu tarafından desteklenen bir kuvvetin Suriye ordusu tarafından takip edilerek saldırıya uğradığını belirttiler.

Bir kaynak “Şam'a ulaşıp rejimi devirmek isteyen bu grup iyi eğitilmiş ve teçhiz edilmiş bir kuvvet” idi dedi ve ekledi: “Fakat Ürdün sınırından geçen bu kuvvetler Şam'a ulaşmak yerine birkaç saat içersinde kaçmaya başladılar.”

Söz konusu kaynaklar Mısır ve Suudi Arabistan'dan gelen savaşçılarla desteklenen bu ÖSO grubunun yaklaşık 600 savaşçıdan oluşan 2 birlik halinde giriş yaptığını söyledi. Kaynaklar CIA ve Ürdün Özel Operasyon Kuvvetleri Komutanlığı tarafından eğitilen bu kuvvetin tanksavar ve uçaksavar füzelerine ilave olarak gece görüş sistemleriyle de donatıldıklarını kaydettiler.

Silahların çoğunun eski Yugoslavya'dan geldiği belirtiliyor.

30 Ağustos 2013 Cuma

İsrail'den Suriye'deki el Kaide'ye 50 milyon dolar. İsrail, Suriye'deki teröristleri son bir gayretle ayakta tutmaya çalışıyor

Suriye
Suriye



"İsrail ve Müttefikleri, Suriye'deki Muhalif Militanları Silahlandırarak Halep’i Elde Tutmayı Deniyor"



Press TV Beyrut’tan politik yorumcu Rıdvan Rızk ile İsrail medyasında yer alan, İsrail’in Suriye’deki isyancılar için silah ve malzeme sağlamak üzere Suudi Arabistan ile 50 milyon dolarlık bir anlaşma yaptığına dair haber hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.
Aşağıdaki metin bu röportajın yaklaşık bir çözümüdür.



Press TV: Suudi Arabistan'ın Tel Aviv ile silah satın alma hususunda bir anlaşmaya vardığını çok açık bir biçimde duyuyoruz. Sizce bu eşi benzeri görülmemiş bir şey midir veya sadece Suudi Arabistan ile değil bilakis diğer bölge ülkeleriyle de olmuş mudur?

Amerika'nın, işgallerine bahane ettiği Saddam Hüseyin, bir Amerikan ajanıydı

saddam
saddam


(...)

Bazı iddialara göre Irak'ın Kuveyt'i işgalini önceden bilen ABD bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Irak'ın, Kuveyt'i işgal ederek petrol rezervleri bakımından tekel oluşturması, bölgede ve Arap aleminde lider olma heveslerini kırmakla kalmadı, ABD'nin bölgede sürekli kalmasını meşru hale getirmiş oldu. Kuzey Irak'taki bugünkü oluşum tamamiyle bu stratejik hatanın bir sonucudur.

Yani Saddam tam da ABD-lsrail ikilisinin istediğini yapmıştı.
İşin garip tarafı ABD ve İsrail, Körfez Savaşı başlamadan önce Kuveyt'in yanında olduklarını söylemelerine rağmen Irak'ı silahlandırmaya devam etmiş oluşlarıydı. 1991 yılında Ana Britannica'nın, ana yıllığının, 106. sayfasında şöyle deniyordu:

"Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri, Irak'a savaşın başladığı tarih olan 2 Ağustos 1990'a kadar en gelişmiş silahlar ve silah üretim olanakları sunmayı sürdürmüşlerdir."


Amerika'nın en saygın gazetelerinden olan Washington Post'un bir haberine göre de, Saddam Hüseyin ile CIA, Körfez Savaşı öncesinde bilgi alışverişinde bulunmuştu. Yani Bush yönetimi, Saddam'ın Kuveyt'i işgalini engellemek bir yana, gönderdiği CIA ajanlarıyla, Irak ordusunu teknik ve taktik açılardan eğitmişti. (Meydan, 30 Nisan 1992)

Nitekim 2 Ağustos 1990'da Saddam'ın Kuveyt'i işgal ettiğini açıklamasıyla kötü bir dönemden geçen neredeyse tümü Yahudi olan Amerikan savaş sanayii rahat bir nefes alabilmiş, silah satışlarının artmasıyla birlikte borsalardaki hisse senedi değerleri de yükselmişti.
Örneğin, Lochead Şirketi Başkanı Daniel Tellep, 24 Şubat 1991 tarihinde, Ekonomik Panaroma'ya şunları söylüyordu:

14 Haziran 2013 Cuma

ABD Türkiye'yi 3. dünyda savaşına hazırlıyor. Armagedon - Melhame-i Kübra başlıyor

ABD Türkiye'yi 3. dünyda savaşına hazırlıyor. Armagedon - melhame-i kübra başlıyor
ABD Türkiye'yi 3. dünyda savaşına hazırlıyor. Armagedon - Melhame-i Kübra başlıyor



Savaş kokusu

Türkiye II. Dünya Savaşı sonrası en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Ortadoğu'da yaşanan iç karışıklık ve istikrarsızlık ortamı, Türkiye'yi zor bir sürece doğru itiyor.


CIA Başkanı David Petraeus'un, ABD Ulusal İstihbarat Servisi Başkanı James Clapper ile Türkiye'ye yaptığı ziyaret, Konya'da yapılan askeri tatbikat, muhtemel bir savaşın ilk adımları olarak değerlendiriliyor. Bu durum Türkiye ile bölge ülkeleri arasında gerginliklerin de artmasına neden oluyor.


YİNE MÜSLÜMANLARI VURACAKLAR
İran ve Suriye'deki gerginliğin arttığı bir dönemde ABD ve Türkiye ortak hava tatbikatı başlattı. 5 Mart-15 Mart tarihleri arasında düzenlen tatbikatlar, Afganistan başta olmak üzere Müslüman ülkelere yaptığı saldırılarla birçok kişiyi katleden ABD askerlerine tecrübe kazandırıyor. Tatbikat için ABD'ye bağlı Almaya Spangdahlem Hava Üssü'ndeki 480'inci Hava Filosu'na bağlı 15 jet ve 250 personel Türkiye'ye geldi. Pentagon basın sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre F-16 jetleriyle 400 sorti yapılacak. Amaç ise iki ülkenin hava kuvvetleri arasındaki uyumu artırmak.

AVRUPA'NIN EN BÜYÜK SANAL SAVAŞ ALANI


Avrupa'nın en büyük sanal savaş alanı haline getirilen Konya Ovası'nda Türk ve ABD savaş uçaklarının katıldığı Anadolu Kartalı eğitim tatbikatı bugün son buluyor. Tatbikatın gerçekleştirildiği Konya Ovası'nın hava sahası 200 kilometre boya, 150 kilometre ene sahip. Savaş uçakları bu alan içerisinde elektronik merkezlerden verilen sanal hedefleri bilgisayar ortamında yok ediyor. Tatbikatta ise gerçek mermiler kullanılmıyor.


ÖZÜR BORÇLU İSRAİL ALINMADI
Anadolu Kartalları eğitim tatbikatına 2004 yılında katılmaya başlayan İsrail, bu yılki programa alınmadı. Mavi Marmara saldırılarını gerçekleştirerek 9 aktivisti öldüren İsrail, hâlâ özür dilemeye yanaşmıyor. ABD'li pilotlardan Yüzbaşı John Mann, 20 uçağın aynı anda havada uçtuğunu ve bunun disiplinli koordinasyon gerektirdiğini belirtti. ABD'li komutan Albay Paul Murray ise, yapılan tatbikatlarla Türkiye ile ABD'nin beraber savaşa girmesi durumunda 'düzgün iletişim ve taktiksel verimliliğin garanti altına alınacağını' söyledi.

MÜSLÜMAN KATİLLERİYLE ORTAKLIKTAN VAZGEÇİN
Saadet Partisi Konya İl Başkanı Mehmet Şen, ABD hava kuvvetleri pilotlarının Konya semalarında uçmalarından duydukları rahatsızlığı dile getirerek, buna izin veren hükümeti eleştirdi.ABD'nin saldırılarına değinen Şen, hükümete şöyle seslendi; "Proje ortaklığı yaptığınız ABD ve NATO uçakları Konya da yaptıkları eğitimler sonrası her gün Afganistan ve Pakistan'da yüzlerce Müslüman'ı katlediyorlar. Önceki gün yine Afganistan'da bir köyde 16 Müslüman'ı öldürüp cesetlerini de yaktılar." Ayrıca Şen, "Müslüman katilleri ile yaptığınız ortaklıklardan artık vazgeçin" çağrısında bulundu.

ABD, İSRAİL'DEN FARKSIZ
Mavi Marmara saldırısından dolayı özür dilemeyen İsrail'in eğitimlere alınmamasını göz boyamak olarak değerlendiren Şen, "İsrail uçakları halkın gözünü boyamak için tatbikatlara alınmıyor. Ancak onların ebedi dostu, müttefiki olan ABD'yi alıyorsunuz. ABD ve NATO'nun İsrail'den farklı bir tarafı yok" dedi. Mavi Marmara saldırılarından sonra 2011'de yapılan tatbikata İsrail kabul edilmediği için ABD'de katılmamıştı.

ÜS 2001 YILINDA FAALİYETE GEÇTİ
2001 yılında da faaliyete başlayan Konya 3'üncü Ana Jet Üssü'nde yapılan 'Anadolu Kartalları' adlı tatbikatlara, ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Pakistan ve Suudi Arabistan hava kuvvetleri katıldı. İlk tatbikat 18-29 Haziran 2001 tarihinde yapıldı ve Türkiye-ABD-İsrail üçlüsüyle başladı. İzleyen yıllarda tatbikatlara katılan ülke sayısı arttı ve yılda dört kez yapılmaya başlandı. Yerli ve yabancı 20 bine yakın personele eğitim verilen üste; F-16, F-4E 2020, RF-4, C-130, CASA, KC-135 Tornado, Awacs, Cougar gibi uçaklarla Maverick ve lazer güdümlü bombalar kullanılıyor. Yine program kapsamında hedeflere hassas vuruş olanağı sağlayan alçak irtifa sistemleri, lazerle işaretleyerek mesafe ölçmeyi ve gece görüşünü sağlayan sitemlerle yapılan eğitimler veriliyor.

_____________________________________

İşte size Hürriyet Gazetesi'nin bir haberi;

ABD ve Türkiye’den büyük tatbikat

Tolga TANIŞ / WASHINGTON
13 Mart 2012
ABD ile Konya'da kritik tatbikat

ABD ve Türkiye, geçen hafta Konya’da ortak hava tatbikatı başlattı. İki ülke savaş filolarının koordinasyonunun hedeflendiği tatbikata başka ülke alınmadı.















ABD ve Türkiye, İran ve Suriye’deki gerginliğin arttığı bir dönemde, geçen hafta Konya’da ortak bir hava tatbikatı başlattı. Daha önceki senelerde ABD dışında bazı NATO ve Arap ülkelerinin katılımıyla uluslararası çapta düzenlenen Anadolu Şahini bu kez ikili gerçekleştirildi ve Türk-Amerikan savaş filolarının koordinasyonu hedeflendi.

ABD ÇEKİLMİŞTİ 

Türkiye ve ABD arasındaki hava tatbikatları en son 2010’da yoğun olarak tartışılmıştı. Mayıs 2010’da İsrail’in Mavi Marmara feribotuna saldırması sonrası Türkiye’nin o sene düzenlenecek Anadolu Kartalı’na katılması planlanan İsrail’i reddetmesinin ardından ABD de tatbikattan çekilmişti. Ancak 2011’de ABD, Anadolu Şahini’ne katılarak Türkiye ile hava tatbikatlarına yeniden başladı. Geçen yıl Suudi Arabistan, Ürdün ve İspanya’nın da katılımıyla gerçekleşen tatbikat, bu sene ise ikili planlandı.

10 GÜNDE 400 SORTİ 

Pentagon basın sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre tatbikat 5 Mart’ta başladı ve 15 Mart’a kadar sürmesi planlandı. 10 gün boyunca F-16 jetleriyle 400 sortinin yapılacağı tatbikatın öncelikli amacının ise iki ülkenin hava kuvvetleri arasındaki uyumun artırılması olduğu belirtildi. Tatbikat için ABD’nin Almanya Spangdahlem Hava Üssü’ndeki 480’inci Hava Filosu’na bağlı 15 jet ve 250 personel Türkiye’ye geldi, burada Türk Hava Kuvvetleri’nin 3’üncü Ana Jet Üssü’ne bağlı uçaklarla buluştu.


ABD, SEAD tekniklerini de Türk pilotlarla paylaşıyor. Polygone (aşağıda) radarlarının da dahil edildiği savaş oyununda elektronik sinyallerle, düşman hava savunma sistemlerinin etkisiz hale getirilmesi de tatbik ediliyor.

HAVADA 20 JET VARDI

 Geçen hafta başlayan tatbikata katılan pilotlardan Yüzbaşı John Mann, şimdiye kadar yapılan çalışmanın Amerikan pilotları için önemini şöyle açıkladı: “Taktiklerimizde ve genel olarak operasyonlarımızda birçok benzerlik var. Fakat fazla sayıda olunduğunda, farklı teknikler, koordinasyon çabaları ve frekanslar kullanmak zorundayız. Verimli bir şekilde iletişim disiplininiz olmalı. Dün havada 20 jet vardı.”



Düşmanı durdurma tatbikatı

Amerikan komutan Albay Paul Murray, yaptığı açıklamada, “Beraber savaşa girmek zorunda kalırsak, Türk Hava Kuvvetleri ile tatbikat, düzgün iletişim ve taktiksel verimliliği garantiye alıyor” dedi. Pentagon sözcülüğü, tatbikatta üzerinde durulan en kritik konulardan birinin de yerdeki hava savunma sistemlerine karşı mücadele taktikleri olduğunu belirtti. Bunun için, Amerikan pilotlarının SEAD (Düşman Hava Savunmasını Durdurma) tekniklerini Türk pilotlarla paylaştıkları açıklandı. SEAD, düşman kuvvetlerinin hava savunma sistemlerini yok etmeyi değil, bu savunma sisteminin etkisiz hale getirilmesini amaçlıyor.

Armagedon öncesinde AKP tasfiye edilmelidir

Armagedon öncesinde AKP tasfiye edilmelidir
Armagedon öncesinde AKP tasfiye edilmelidir

Armagedon öncesinde AKP tasfiye edilmelidir. AKP’yi Mossad ve CIA’nin kurduğu, “Artık Muhtar bile olamaz.”,  “Siyasi yaşamı sona erdi” denilen Tayyip’in önünü bunların çok kısa sürede açtığı ve bu partinin Armagedon’a giden süreçte hem ülkemizi hem de bölgemizi düzenlemenin bir aracı olması maksadı ile kurulduğu, kurulduğu günden bu güne kadar AKP’nin bu gerçekleri ispat eder nitelikte bir siyaset sergilediği  artık bilinen ve kesin olarak ispat edilebilinen gerçeklerdir. O halde AKP denen bu oluşum yasal şartlar dahilinde, millet ve devlet menfaati gözetilerek derhal tasfiye edilmelidir.

Ortada bir hayırlı tercih, bir hak yoksa ve iki tane şer varsa, ehven olanı tercih etmek gerekir ki buna "ehven-i şer" denir.  AKP'ye kıyasla CHP bile ehven-i şerdir. Artık sergilenen AKP siyasetinin ihanet tabirinden başka bir tabir ile tanımlanabilmesi mümkün değildir.

İdarede solcular bile olsa AKP'nin bu yaptıklarını yapamazlardı. Toplum tepki koyardı. Ama sağı sağcılara, solu solculara yıktıran Gizli Dünya Devleti (illuminati) yapılanması, İslam'ı da İslamcılara yıktırıyor. Hem sadece Türkiye’de değil, bütün İslam coğrafyalarında etkili olacak bir ihanet projesi çoktandır uygulanıyor. Amerikan ve İsrail menfaatlerine hizmet edecek, ılımlı İslamlı ve kukla halifeli sözde yeni Osmanlı geliyor. 2004 yılında resmen tuşuna basılan bu projede çok ciddi mesafeler alınmış durumda. Bu taktik ihanet hareketlerinin pek çoğu AKP’nin İslam’a ve Müslümanlara hizmetleriymiş gibi gösteriliyor. Hayır! Daha AKP diye bir parti yokken TSK’da, üniformalardan, armalardan Atatürk resimleri kaldırılıyordu. Ne için? Artık Atatürkçülük, bu güne kadar Atatürkçülüğü kullanarak bu milleti sömürenlerin işlerine gelmediği için… “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek daha dün elimizden çıkan ve yüzlerce sene idaremizde kalan topraklarımızı geri almayı bile zihnimizden kazıyan, bizi küçücük Anadolu’ya hapseden uluslar arası Yahudi yapılanmaları, şimdi bizim bölgedeki İsrail ve Amerika karşıtı devletlerle savaşmamız ve BOP’a ya da BİP(Büyük İsrail Projesine)’e hizmet etmemiz işlerine geleceği için tam tersine bir propaganda yaparak bizi sözde yeni Osmanlı yapıyorlar.

Köprüden önce son çıkıştayız. Herkes Türkiye'nin Armagedon ya da Melhame-i Kübra denilen devasa savaşta kaybedeceği kesin olan ABD ve İsrail safında girmesine mani olmak için elinden gelen yasal her gayreti göstermelidir. Hasımlarının güçlü direnişi karşısında, Şangay Birliği karşısında onlarca yıldır Ortadoğu’yu düzenleyemeyen ve Büyük İsrail’i kuramayan ABD ve İsrail cephesinin bizi sözde Osmanlı yapıyormuş havasına sokarak sıcak çatışmalarda, en kanlı cephelerde ucuz hatta bedava asker yapmalarına asla müsaade edilmemelidir. Bunca zaman sonra, hala, “Kore’de Komünistler Hıristiyanları kırarken bizim orada ve bunların tam arasında/ortasında ne işimiz vardı?” sorusunun cevabı  verilemiyorken, bir de aynı gavurcukları korumak hatta sonuçta Türkiye’mizi de haritadan silecek projelerine hizmet etmek için, Osmanlı oluyoruz zan ediyorken, hilafeti geri getiriyoruz zan ediyorken kendimizi yine ateşin ortasında bulmayalım. Zaferimizi bir 150 sene daha ertelemeyelim. Bu sefer de beyin takımı gençlerimizi, yetişmiş gençlerimizi dört bir cephede heba etmeyelim.

İçimizdeki İsrail ve içimizdeki Ermenistan iyice deşifre edilmeli ve yasal olarak yargı önüne çıkarılıp yağlı ilmeklere sevk edilmelidir ki bunların kurup kontrol ettiği AKP’de ancak bu şekilde tasfiye edilebilecektir. AKP’nin kurucusu olan Kripto Ermeniler, Kripto Yahudiler, Sabetayistler ve Masonlar zaten isim isim bellidir.

Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır. Akın karanın bir hükmü yoktur. Bizim davamız ak-kara davası değil; din, namus, vatan, devlet davasıdır…

| Mehmet Fahri Sertkaya
AkademiDergisi.com

Gizli BOP dosyaları ''Büyük Ortadoğu Projesi''

Gizli BOP dosyaları ''Büyük Ortadoğu Projesi''
Gizli BOP dosyaları ''Büyük Ortadoğu Projesi''


DOSYALAR gizli derin dondurucularda bekletiliyor. Hangi dosyalar?

1. Mısır'ı parçalama dosyası. Uygulama başlamıştır. Mısır'ın bir bölümünde bağımsız bir Kıptî devleti kurmak istiyorlar.

2. Türkiye'yi parçalama dosyası. Uygulama gözlerimizin önünde devam ediyor. Kaça ayrılacak? Üçe sanırım...

3. İran dosyası. Belki üç, belki de beş ayrı devlete ayırmayı düşünüyorlar doğu komşumuzu.

4. Suriye dosyası. Bağımsız bir Dürzi devleti...

5. Sudan dosyası. Ülkenin güneyinde bir Hıristiyan devleti kurulacak. İlk tanıyacak devlet İsrail olacak. Bununla da yetinmeyecekler, yine güneyde ayrı bir devlet daha...

6. Irak dosyası. Ülke üçe ayrıldı.

Daha çok dosyalar var.

BOP'a (Büyük Ortadoğu Projesine) göre İslam ülkeleri bölünecek, parçalanacak, ortaya bir yığın yetersiz devlet çıkartılacak. Hangi bakımdan yetersiz? Bir kere orduları yetersiz olacak. Dehşetli bir silahlanma yarışına girecekler, silah tacirleri ihya olacak.Bu silahlanma, ordu kurma yarışında başta ABD olmak üzere büyük devletler yüz milyarlarca dolar para kazanacak. Yeni devletler birbirlerine düşman edilecek, bitmez tükenmez küçük savaşlar çıkacak, Müslüman halk kırılacak, Müslüman ülkeler viran olacak.

Müslümanlar birbirinin gözünü oyarken İsrail güçlenecek, Eretz İsrail ütopyası gerçek olacak.

Haçlıların, Siyonistlerin, ABD Evangelistlerinin, büyük silah tacirlerinin bu Büyük Ortadoğu Projesi tutar mı dersiniz?.. Hiç sanmıyorum.

Peki ne olabilir?.. Gaybı ancak Allah bilir...

Tahminlerim:

Bir iki yıl içinde Ortadoğu'da büyük bir savaş çıkabilir.

"Ben ev yaptırıyorum aman savaş çıkmasın, işlerim, hesaplarım altüst olmasın..." diyen muhtereme: Savaş çıkacak demedim, çıkabilir dedim. Hem unutma: Sen ev yaptırıyorsun yahut kızını görkemli bir düğünle evlendireceksin diye savaş çıkmaz değil. Patlayacaksa patlar meret...

Teröristler ev yapımı ucuz bir atom bombası tedarik edip patlatırlarsa Üçüncü Dünya Savaşı çıkabilir.

Sen evleneceksin, seneye genç bir kuma getireceksin, sen fink atacaksın, sen vur patlasın çal oynasın keyifli bir hayat süreceksin diye bu savaş dedikleri canavar sakin sakin beklemez. Vakt-i merhunu gelince patlar.

İsrail sıkışırsa elindeki 200 kadar nükleer füze ve bombayı kullanmakta hiç tereddüt etmez. Milyonlarca insan ölür, feci şekilde yaralanır.

Siyonistlerin ve emperyalistlerin gizli planlarında Türkiye ile İran'ı savaştırmak da vardır. Aaaa olur mu öyle şey!.. Öyle bir olur ki... Yakın zamanda İran ile Irak'ı sekiz sene savaştırmadılar mı? İki taraftan milyonlarca insan ölmedi mi?

Peki bu hengamelerin, bu kanlı ve radyasyonlu korkunç savaşların sonunda İsrail ayakta kalabilecek ki? Kalamayacak, yıkılacaktır. Her şeyin en doğrusunu Allah bilir?

Beklenen Mehdi zuhur edecektir.

Melhame-i Kübra denilen çok kanlı bir savaş yapılacaktır.

Başka korkunç savaşlar da olacaktır.

Fırat kuruyacak, yatağından hazineler çıkacak, gözlerini altın hırsı bürümüş azgınlar onlara koşup helak olacaktır.

Cihan başka bir cihan olacaktır.

Taştan ve tunçtan mamul putlar yıkılacak ve kırılacaktır.

Taşlar, ağaçlar, arkalarına saklanmış olan zalimleri Müslümanlara haber verecektir.

Ankara'da laiklik tartışmaları son bulacaktır.

Haramzade münafıklar için zor günler, kara günler başlayacaktır.

İçine fesat karıştırılacak ihaleler devri bitecektir.

Herifin bir milyon liralık lüks otosu var, binemiyor, gezemiyor. Niçin... Benzin yok a canım benzin yok!

Velhasıl dünyanın çivisi yerinden oynayacaktır... Küfür münhezim olacaktır.

Nereden biliyorsun?

Tarih verilmemiş ama Muhbir-i Sâdık'tan bize ulaşan çok haberler, rivayetler var.

"Ben bunlara inanmam..." Sana zaten inan diyen yok ki... Bunlar sem'iyattır.

1913'te birinci Dünya Savaşının kopacağına inanmayanlar çoktu.

1938'de İkinci Dünya Savaşı'nın kopacağına inanmayanlar da çoktu.

İster inan, ister inanma...

Mehmet Şevket Eygi
09.01.2011

Sabiha Gökçen Havalimanı Armagedon için hazırlandı

Sabiha Gökçen Havalimanı Armagedon için hazırlandı
Sabiha Gökçen Havalimanı Armagedon için hazırlandı

Sabiha Gökçen Havalimanı Dünyanın en dayanıklı 5 yapısı arasında. Peki Neden?

Bu dikkat çekici sağlamlığı için Türkiye'nin deprem bölgesinde oluşunun sebep gösterilmesi ise sadece hedef saptırmacadan ibaret... Çünkü Sabiha Gökçen Havalimanı tamamen ABD'nin ve NATO'nun bölgemizde gireceği devasa savaş için hazırlandı. Proje aşamasından itibaren bu göz önünde bulunduruldu. Bu savaşın merkez kontrol üslerinden biri de bu havalimanı olacak... Havalimanı sivil görünümlü olmasına rağmen olası bir savaş halinde bütün askeri ihtiyaçları rahatlıkla sağlayacak bir yapıda...

Bilindiği gibi Yahudiler ve Hıristiyanlar dünyanın sonuna yakın bir zamanda Müslümanlarla devasa bir savaşa gireceklerine ve büyük kayıplar verip büyük acılar çektikten sonra bu savaşı kazanacaklarına inanmaktadırlar. Onların Armagedon diye isimlendirdiği bu inanç


İslam dininde de vardır ve adı Melhame-i Kübra‛dır... Melhme-i Kübra‛yı Müslümanların kazanacağı ve bu savaşta istisna bir Hıristiyan devletinin Müslümanlara yardım edeceği sahih hadisler ile haber verilmiştir.


2010 yılından bir habere bakalım;
Sabiha Gökçen Havalimanı, yeryüzünün olası suni ve doğal tehditlere karşı en dayanıklı 5 binasından biri olarak gösterildi.
ABD'nin prestijli iş ve risk yönetimi analiz dergisi 'Risk Management'' de yer alan bir yazıda, Sabiha Gökçen'in yeni inşa edilen 10 milyon yolcu kapasiteli dış hat terminalinin dünyanın en büyük sismik yalıtılmış, depreme dayanıklı binalarından olduğu vurgulandı. Birinci hizmet yılını dolduran dış hatlar terminalin dört bir yanında 300 adet sismik izolatör bulunuyor. Ayrıca bodrum katlarında kullanılan takviyeli beton kolonlarla binanın en üst kısmı, sarsıntı anında alt kısımdan bağımsız şekilde hareket edebiliyor.
Türkiye'nin deprem bölgesinde olduğu hatırlatılan yazıda ayrıca, bu tür sağlam yapıların inşa edilmesinin örnek gösterilmesi gereken bir durum olduğu ifade edildi. Dünyanın en dayanıklı 5 yapısı arasında Sabiha Gökçen'in yanı sıra: "Fort Knox-ABD Altın Deposu Binası, Svalsgaard Doomsday Seed Vault-Tohum Sığınağı, Proof 7 World Trade Center-Dünya Ticaret Merkezi, 'Bahnhof's Underground-Veri Merkezi." gösterildi.

(CİHAN)
02 Ara 2010 13:50
______

Konunun daha iyi anlaşılması noktasında Sayın Mehmet Şevket Eygi'nin önemli bir yazısını burayı tıklayarak okuyabilirsiniz...

Gizli BOP Dosyaları

Bu güne değin en çok tıklanılanlar